ARAÇ MAHRUMİYET BEDELİ NASIL ALINIR?

 

 

Araç Mahrumiyet Bedeli Tazminatı Nedir?

Trafik kazaları sonuçlarına göre; ölümlü trafik kazaları, yaralanmalı trafik kazaları ve maddi hasarlı trafik kazaları olmak üzere kendi içinde üçe ayrılır. Araç mahrumiyeti bedeli de maddi hasarın oluştuğu kazalarda ortaya çıkmaktadır. Nitekim bir araç trafik kazasına karıştığında belli bir bakım ve onarım sürecine girer. Bu süre zarfında ise araç, araç sahibi tarafından kullanılamaz. İşte aracın bakım ve onarım görerek kullanılamadığı bu süreye ilişkin olarak talep edilebilecek tazminata araç mahrumiyet bedeli ya da araçtan yoksun kalma tazminatı denilmektedir.

 

Kazaya uğrayan kişi ilgili kazada tam kusurlu değilse ve kaza nedeniyle aracının tamirde geçirdiği süre içerisinde araçtan mahrum kalmışsa “bu sürede araç kiralayıp kiralamadığına” bakılmaksızın kusurlu taraftan araç mahrumiyet bedeli talep edebilecektir. Araç mahrumiyet bedeli bir maddi zarardan kaynaklanmakta olup, bu zararın giderilmesi ancak TBK 49 kapsamında kusurlu araç ruhsat sahibi yani işleteni ile aracı sevk ve idare eden şoförden istebilmektedir. Kusurlu tarafın trafik sigortasından araç mahrumiyet bedelinin talep edilmesi söz konusu değildir.

 

Araç Mahrumiyet Bedeli Nasıl Hesaplanır?

Araç mahrumiyeti tazminatı, aracın kullanılamadığı gün sayısı ile aracın günlük kiralama bedeli çarpılarak bulunur. Bu formülü bir örnekle somutlaştırmak gerekirse, araç kazadan sonra 30 gün boyunca bakım ve onarıma girmişse ve aracın günlük ikame bedeli 300 TL ise, 9.000 TL’lik araç mahrumiyeti tazminatı ortaya çıkmaktadır.

Araç mahrumiyeti tazminatı hesaplanırken dikkat edilmesi gereken bir husus da “makul onarım süresi”dir. Yani toplam kullanılmayan süre ile ikame araç bedelinin direkt olarak çarpılması doğru neticeyi vermeyecektir. Zira parça temininde yaşanabilecek gecikme veya aracın sair gerekçelerle serviste olması gerekenden daha uzun süre kalması hususu hakim tarafından değerlendirmeye alınmaktadır. Hakim karar verirken dava konusu olayda aracın kaç günde onarıldığını değil, aracın kaç günde onarılabileceğini dikkate almalıdır. Makul onarım süresi olarak adlandırılan bu süre bilirkişi tarafından hesaplanmaktadır. Somut olayda aracın bakım ve onarımı çeşitli sebeplerle olması gerekenden daha uzun sürse bile fazla olan süreler kusurlu araç sürücüsüne veya sahibine yükletilemez.

 

Araç Mahrumiyet Bedeli Davası Hangi Mahkemede Açılabilir?

Araç mahrumiyeti tazminatı taleplerinde görevli mahkeme, Asliye Hukuk Mahkemeleridir. Dolayısıyla bu talebin kaza tarihinden itibaren 2 yıl içerisinde genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemeleri önünde ileri sürülmesi gerekir. Aksi halde ilgili tazminat hakkı zamanaşımına uğrar ve hak sahibi tarafından talep edilemez hale gelir. Fakat kazaya uğrayan taraf eğer zararını tespit edebiliyorsa davadan önce icra takibi yolu ile de süreç hızlandırılabilmektedir.

Bu hususa dair emsal karar şöyledir;

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi         2021/26777 E.  ,  2022/11236 K.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozma yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı vekili, davacıya ait araca, davalıların maliki ve sürücüsü oldukları aracın çarpması sonucunda araçta hasar meydana geldiğini belirterek, araçta meydana gelen maddi hasar, araç değer kaybı ve araç mahrumiyet bedelinin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Denizli 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 19/06/2020 tarih, 2019/98 Esas, 2020/113 Karar sayılı ilamında; toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kısmen kabulü ile 5.270,00-TL hasar bedeli alacağının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, ikame araç kiralandığına dair belge sunulamadığı ve aracın önceden hasarı bulunduğu gerekçesiyle değer kaybı ile araç mahrumiyeti bedeli talebinin reddine karar verilmiş, hükmün Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü tarafından HMK’nın 363. maddesi gereğince kanun yararına bozulması talep edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve değer kaybı talebi yönünden verilen hükmün usul ve yasaya uygun olmasına göre Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü’nün aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan yerinde görülmeyen sair, kanun yararına temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, meydana gelen kazada davacıya ait aracın hasarlandığını, aracın onarım süresince aracından mahrum kaldığını açıklayıp diğer taleplerinin yanında araç mahrumiyet bedelinin de tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Kural olarak haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında gerçek zarar ilkesi geçerlidir. Zarar gören ancak haksız fiil sebebiyle uğradığı gerçek zararını haksız fiil sorumlularından isteyebilir. Olay tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 50’nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davacı tarafından araç kiraladığına dair belge veya ödeme belgeleri sunulmasa da hakim zararı belirleyebilir. Bu durumda mahkemece, davacı aracında oluşan hasarın niteliğine göre makul tamir süresinin belirlenmesi, ihtiyaçları için aracı kullanamamaktan doğan ve bu süre içinde davacının (ikame araç) ödemesi gereken bedelin ne olacağı konularında alınan bilirkişi raporuna göre davacının araç mahrumiyet bedeli talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davacının bu talebini objektif kriter ve delillerle ispatlayamadığı gerekçesiyle reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü’nün kanun yararına temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü’nün kanun yararına temyiz itirazlarının kabulüyle 6100 sayılı HMK’nin 363. maddesi uyarınca hükmün, hukuki sonuçlarına etkili olmamak kaydı ile KANUN YARARINA BOZULMASINA, bozma kararının bir örneğinin Resmi Gazete’de yayınlanmak üzere Adalet Bakanlığına gönderilmesine 29/09/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.

 

Siz de eğer iki taraflı bir trafik kazasına karıştıysanız, aracınızın tamiri için serviste geçen süreye karşılık kusurlu taraftan ikame araç bedeli şeklinde araçtan yoksun kalma hakkınızı talep edebilirsiniz.

 

Albayrak & Gençtürk Hukuk Danışmanlık Ofisi olarak; uzman ekibimiz ile araç mahrumiyet bedeli ile ilgili her türlü  davada hukuki destek vermekteyiz. Uzmanlık ve teknik bilgi gerektiren bu işlemler, konusunda uzman ve titiz ekibimiz ile takip edilmektedir. Araç mahrumiyet bedeli konularında herhangi bir hak kaybına uğramamanız için bir Bursa Tazminat Avukatı‘na müracaat etmenizi tavsiye ederiz. Bu konuda yaşayabileceğiniz her türlü sorun için bizlere danışabilir, avukatlık hizmeti ve hukuki destek alabilirsiniz.

BOŞANMA DAVASI NASIL AÇILIR (ANLAŞMALI-ÇEKİŞMELİ)

 

Boşanma davasının nasıl açılacağı en çok merak edilen hukuki konulardan biridir. Artan boşanma davalarıyla birlikte boşanma davası nasıl açılır, boşanma davası açarken nelere dikkat edilmeli, boşanma davası nasıl sonuçlanır gibi konular merak edilmektedir.

Boşanma davası açılırken dikkat edilmesi gereken ilk husus dava dilekçesinin hazırlanmasıdır. Dava dilekçesi hazırlanırken kanunda yazılı hallere dikkat edilmesi gerekiyor. Öncelikle dilekçenin hangi yer mahkemesine yazıldığının belirtilmesi gerekiyor. Daha sonra davacı ve davalı tarafın isim, soyisim, TC kimlik numarası ve adresi belirtilmeli. Ardından davanın hangi dava olduğu belirtilerek açıklamalar kısmında boşanma sebepleri yazılmalıdır. Boşanma dava dilekçesinde yaşanan kronolojik sıraya göre yazılırsa daha anlamlı olacağından bu şekilde yazılması tavsiye edilir. Dilekçede hak kaybı olmaması adına delillerin de eksiksiz yazılması gerekir. Sonuç ve talep kısmında da tüm talepler belirtilmeli. 

 

Daha fazlasını oku

BURSA BOŞANMA AVUKATI

Bursa Boşanma Avukatı diğer çoğu avukatlık çalışmalarından farklılık göstermektedir. Çünkü evlilik ve boşanma, diğer hukuki ilişkilerden, örneğin şirket sözleşmelerinden çok farklıdır.

Bursa Boşanma Avukatı diğer çoğu avukatlık çalışmalarından farklılık göstermektedir. Çünkü evlilik ve boşanma, diğer hukuki ilişkilerden, örneğin şirket sözleşmelerinden çok farklıdır. Bir avukatın mesleki bilgi birikim ve tecrübesi, kalitesi ve hukuk anlayışının önemi her hukuk alanında aynı önemde olsa da, aile hukuk sürecinde tarafların zarara uğramaması için başlıca özellikler aranır.

Bursa Boşanma Avukatı tüm diğer özellikler ile birlikte dürüst, ahlaklı, profesyonel, ulaşılabilir, titiz, soğukkanlı ve güvenilir olmalıdır. Boşanma, kişinin hayatındaki en önemli, bir, belki iki kere yaşanabilecek olaylardandır. Aynı zamanda bu süreçler için Bursa Boşanma Avukatı miras hukuku, ceza hukuku alanlarına da hakim olmalıdır.

 

Daha fazlasını oku

VESAYET ALTINDAKİ KİŞİNİN TAŞINMAZININ PAZARLIK USULÜYLE SATIŞI

 

 

Medeni Kanunun 444. maddesi; ‘Taşınmazların satışı, vesayet makamının talimatı uyarınca ve ancak vesayet altındaki kişinin menfaati gerekli kıldığı hâllerde mümkündür.

Satış, vesayet makamının bu iş için görevlendireceği bir kışı tarafından vasi de hazır olduğu hâlde açık artırmayla yapılır ve ihale vesayet makamının onamasıyla tamam olur; onamaya ilişkin kararın ihale gününden başlayarak on gün içinde verilmesi gerekir.

Ancak denetim makamı, istisnaî olarak özel durumları, taşınmazın niteliğini veya değerinin azlığını göz önüne alarak pazarlıkla satışa da karar verebilir.”

Diğer taraftan; 21/07/2003 tarih ve 2003/5960 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe giren Türk Medeni Kanunu’nun Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulamasına İlişkin Tüzük’ün “Pazarlıkla Satışta Usul” başlıklı 27. maddesi; ” Pazarlıkla satış, vesayet makamının gözetimi altında ve bu işle görevlendirdiği memur tarafından vasi de hazır olduğu halde yapılır.

Hakim, pazarlıkla satışta, vesayet altında bulunanın menfaatlerine uygun olmak üzere, satış şartları ile satış ilanının yapılıp yapılmayacağını, yapılacaksa nerede ve ne şekilde yapılacağını belirler. Satış ilanında, ihalenin hakim onayı ile tamamlanacağı hususu da belirtilir.

Pazarlıkla yapılacak ihaleye en az üç istekli davet edilir. İsteklilerle yapılan pazarlık sonucu ihale en yüksek bedeli verene yapılır.

Taşınır ve taşınmazların pazarlık sonucu en yüksek bedeli verene devir ve teslim edilebilmesi için vesayet makamının ihaleyi on gün içinde onaylaması gerekir.

Alıcının, satış bedelini, ihalenin onaylanması koşuluyla ihale tarihinden itibaren on gün içinde ödemesi gerekir.

Satış bedeli, vesayet makamı tarafından belirlenen milli bir bankaya yatırılır.

Satış bedeli tamamen ödendikten sonra taşınır mallar alıcısına teslim edilir. Taşınmazların alıcı adına tescili için hakim tarafından tapuya, ihale tutanağının onaylı bir örneği de eklenmek suretiyle tezkere yazılır. Bu tezkere, tapu siciline yapılacak tescilin hukuki sebebini oluşturur.

Vesayet altındaki kişiye ait taşınmazın satışı usulü teknik hukuki bilgi gerektirdiğinden ve vasi aleyhine olumsuz neticeler ortaya çıkma ihtimali bulunduğundan dolayı bu iş ve işlemlerin bir Vesayet ve Velayet Hukuku avukatı ile takip edilmesi son derece önemlidir.  Albayrak & Gençtürk Hukuk Bürosu olarak Vesayet ve Velayet Hukuku alanında hizmet vermekteyiz.

ALDIĞIM ARACIN KİLOMETRESİ DÜŞÜRÜLMÜŞ, NE YAPMALIYIM? ÖRNEK İHTARNAME VE ÖRNEK DAVA DİLEKÇESİ – EMSAL KARARLAR

 

İkinci el araç satışı sonrasında alıcıların en büyük mağduriyetlerinden birisi satın aldıkları aracın kilometresinin düşürülmüş olmasıdır. Kilometresi değiştirilerek araç satılması, satılan araçta ‘’GİZLİ AYIP‘’ olarak nitelendirilir. Çünkü bu araçtaki kilometre düşürme işlemi basit bir gözden geçirme ile anlaşılamamaktadır. Ayıplı aracı (kilometresi düşürülmüş) satın alan kişi dava açarak sözleşmeden dönebilir veya bedelde indirim isteyebilir.

 

Türk Borçlar Kanunu’nda ve bu kanuna atfen Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun Kapsamında düzenlenen diğer seçimlik haklardan ayıpsız misli ile değiştirme ve ücretsiz onarım seçimlik hakları kilometre düşürme işleminin telafi edilemez olması nedeniyle kullanılamamaktadır.

 

Ayrıca aracın kilometresinin düşürülmesi işlemi şartları oluştuğu takdirde Türk Ceza Kanunu kapsamında Nitelikli Dolandırıcılık suçunu da oluşturabilmektedir.

 

Daha fazlasını oku

İSİM DEĞİŞTİRME VE SOYADI DEĞİŞİKLİĞİ DAVASI

İsim değiştirme davası, nüfus davaları arasında soyadı değiştirme davası ve yaş değiştirme davası ile birlikte en çok karşılaşılan dava türüdür. Ad soyad değiştirme davası (isim ekletme, soy isim değiştirme veya isim sildirme, ) açılırken dikkat edilmesi gereken hususları bu yazımızda açıklayacağız.

 

İsim Değiştirme Davası

İsim veya ad, kişiyi tanıtan ve onu diğer bireylerden ayırmaya yarayan araçlardan biridir. Her kişinin bir adının olması ve adının nüfus siciline yazılması yasayla zorunlu kılınmıştır. Ayrıca her kişinin bir adının olması toplumda kamu düzeninin sağlanmasında açısından önemlidir.
Kişiye sıkı sıkıya bağlı olan isim kimliğin ayrılmaz bir parçasıdır. Her kişi kişiliğinin ayrılmaz bir öğesini oluşturan adını – ismini özgürce seçme hakkına sahiptir. Kişilerin isimlerini istedikleri zaman değiştirmesi toplumsal yaşamda birçok karışıklığa ve güvensizliğe neden olabilmektedir. Bu sebeplerle isim değişikliği davası kapsamında ismin değişmezliği ilkesi benimsenmiştir. Ancak bir taraftan da kişi ile adı arasında bulunan sıkı bağ nedeni ile haklı sebeplere dayanılarak değiştirilmesine imkan tanınmıştır. 4721 Sayılı Medeni Kanun 27. maddesi ismin değiştirilmesini, ancak haklı nedenlere dayanılarak hakimden istenebileceğini öngörmüştür. İsim değişikliği talebinde bulunanın kişiliği, sosyal statüsü, aile ilişkileri de göz önünde bulundurularak hakim tarafından değerlendirilmelidir.

 

Daha fazlasını oku

ARSA PAYININ DÜZELTİLMESİ DAVASI – EMSAL KARARLAR – ÖRNEK DİLEKÇE

 

 ssss

 

Arsa Payı Nedir?

Arsa payı 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’ndaki tanımında da belirtildiği üzere Kanunda yazılı esasa göre bağımsız bölümlere tahsis edilen ortak mülkiyet paylarına denilmektedir.

 

Arsa Payının Düzeltilmesi Davası Nedir?

Ülkemizde uzun yıllar önce yapılan apartman, site gibi yapıların büyüklükleri, konumları ve değerleri dikkate alınmadan arsa payları belirlenmekte, hatta bazen işyeri niteliğindeki bölümlerin ve bodrum katta yer alan bağımsız bölümlerin arsa paylarının diğer katlardaki bağımsız bölümlerin arsa payları ile aynı olduğu görülmektedir. Çoğu zaman tüm bağımsız bölümlere eşit dağıtılan veya olması gerekenden farklı olarak dağıtılan bu arsa payları yıllar sonra hukuki sorunlara neden olabilmekte ve bu durum nedeniyle davalar açılmaktadır. Arsa paylarının, bağımsız bölümlerinin payları ile orantılı olarak tahsis edilmediğini düşünen maliklerin arsa paylarının gerçeğe uygun olarak tespit edilmesi için açtığı bu davaya da arsa payının düzeltilmesi davası denilmektedir.

 

Daha fazlasını oku

YENİ EYT DÜZENLEMESİ HAKKINDA MERAK EDİLENLER (KIDEM TAZMİNATI)

1) EYT Düzenlemesi kimleri kapsıyor?

Yalnızca 08.09.1999 öncesi sigorta girişi olan vatandaşlar EYT düzenlemesi kapsamına giriyor. Yani bahsedilen tarihten sonra hizmet başlangıcı olanlar kapsam dışı durumdalar.

2) Bağ-Kur ya da SSK olması fark ediyor mu?

Fark etmiyor. Düzenlemeden ister Bağ-Kur ister SSKlı vatandaş yukarıda bahsedilen kriterleri taşıdğı takdirde yararlanacak.

Daha fazlasını oku